Thursday, December 11, 2014

Bir "Milli Eğitim Şûrası" kişisel yorumudur.

   
     Eğitim hayatımda ilk defa bir Milli Eğitim Şûrası'nı bu kadar yakından takip edip; araştırmaya, sorgulamaya ve anlamaya çalıştım. Alınan kararlar tavsiye niteliğinde olsa da şûrada bulunan veya bir şekilde etkileri olan (dolaylı) katılımcıların görüşlerini ve isteklerini yansıtması açısından önemli bulunmaktadır. Çeşitli sendikalar, akademisyenler, okul müdürleri, öğretmenlerden oluşan yaklaşık 600 kişi bu şûraya katılarak 179 adet karar aldılar. Bu kararların hepsini değil ama çarpıcı, gündemde ve alanımla ilgili olanları yorumlamaya çalışacağım.

1- Öğretim Programı ve Haftalık Ders Çizelgeleri ile İlgili Alınan Kararlardan Birkaçı

1.1. Okul öncesi eğitimde programın oyun temelli olması

Oyun, çocukların yaratıcı düşünme ve iletişim becerilerini geliştirmede önemli bir araçtır. Dikkat edilmesi gereken oyunların sürekli sınıf içi aktivite olarak verilmemesidir. Özellikle okul öncesinde çocukların dışarıda vakit geçirmesi, yapılan birçok araştırmada öğrenmeyi kolaylaştırdığından sıklıkla önerilmektedir. Ülkemizde bazı öğretmenler, yağmurlu, rüzgarlı veya karlı havalarda çocuğun özellikle dışarı çıkmaması için (veli tarafından da gelen bir baskıyla) ayrı bir çaba göstermektedir. Fakat, çocuklar bu doğa olayları ile gerçek yaşamda karşılaşmayacak gibi onları sınıfa hapsetmek tamamen akla aykırıdır. Kuzey ülkelerinde okul öncesi eğitimde çocuklar günün büyük kısmını dışarıda geçirirken, ilkokul çağında olan çocukların tenefüste dışarıya çıkmaları neredeyse zorunludur. Şûrada oyun temelli program geliştirme yerinde bir karar olmakla birlikte, bununla ilgili eksiklerin olduğu söylenebilir.

1.2.Programda değerler eğitimine yer verilmesi

Değerler denildiğinde akla sevgi, saygı, adalet, ahlak ve toplum içindeki örtük kurallar gelir. Programın içeriğine oyun ile birlikte bazı değerlerin yerleştirilmesi mümkün gözükürken, alçakgönüllülük, kanaatkarlık gibi daha üst düzey duyuşsal özellikleri gerektiren değerlerin okul öncesi programının içeriğinde nasıl yer alacağı merak konusudur.

1.3.  İlkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin konulması

Bu madde şûradan sonra en çok tartışılan kararlardan biridir. Eğitim sisteminde başarılı olarak bilinen ülkelere baktığımızda bu uygulamanın olduğunu görmekteyiz. Kitap içerikleri incelendiğinde ahlak bilgisinin daha baskın bir şekilde yer aldığı, din bilgisine soyut düşünme becerilerinin daha gelişmiş olduğu 11-12 yaşlarında eğilindiği görülmektedir. Bu dersin başka dinlerden olan öğrencilere de zorunlu tutulmaması gerekmektedir.
Diğer bir açıdan, normal şartlarda program geliştirme çalışmaları değişen ve gelişen teknoloji ve ihtiyaçlar baz alınarak yapılırken, ülkemizde değişen iktidar ve siyasi güç tüm bunlardan daha etkili olmaktadır. Bu nedenle verilen karar siyasi otoritenin etkisinden çok da uzak gözükmemektedir. 

1.4. Osmanlı Türkçesi dersinin sosyal bilimler lisesinde olduğu gibi, Anadolu imam hatip lisesinde de zorun ders olarak, diğer ortaöğretim kurumlarında ise seçmeli ders olarak okutulması

Bir diğer çok tartışılan karar da Osmanlıca dersidir. Bu karar alınırken hangi ihtiyaç göz önüne alınmıştır?,  bu sorgulanmalıdır. Eğer söylendiği gibi öğrenciler dedelerinin mezarını okuyamıyorlar ise, z neslinin eğitim aldığı düşünüldüğünde, dedelerinin mezarları büyük olasılıkla zaten Osmanlıca yazılmamış olması gerekir. Bir kültürel dönüşüme ihtiyaç duyulmakta ise o zaman uzunca tartışılması gereken bir konu olduğunu düşünmekteyim. Yine de seçmeli ders olması öğrencilerin üniversitede yerleşmek istedikleri bölümlerle ilişkili olabileceği göz önüne alındığında, yerinde bir karardır.

1.5. Bütün ortaöğretim kurumlarında görsel sanatlar dersi çatısı altında geleneksel sanatlarımız olan Hat, Ebru, Tezhip ve Minyatür öğretim programlarının da uygulanmasına imkân verilmesi

Köy enstitüleri incelendiğinde, yöresel dansların, sanatların her bir enstitüde ders olarak ama her yerelde farklı olarak konulduğu görülmektedir. Bu uygulama ile öğrencilerin sanatsal gelişimlerine katkıda bulunulacağını düşünmekteyim. Bunun yanında, öğrencilerden bir ihtiyaç analizi raporu ile diğer sanat dallarının da uygulanmasına imkan verilmelidir. Bunun için gerekli alt yapı çalışmalarını yürütmenin çok da zor olduğunu düşünmüyorum.

Son olarak karma eğitim ile ilgili olan tartışmaların gündemden çıkarılması doğru bir karar olmakla birlikte, birkaç boyutu üzerinden kısaca yorumlama ihtiyacı hissediyorum. Karma eğitimin tamamen kaldırılmasını eğitim ve insan hakkı ihlali olarak görüyorum. Yine kuzey ülkelerinden Danimarka'da kızlar ve erkeklerin farklı bilişsel ve duyuşsal özelliklerinden yararlanmak adına etkinlikler yapılıp, öğrenme süreci zenginleştiriirken; karma eğitimin kaldırılması ve zorunlu tutulması okullarda daha iyi bir öğrenme sağlamayacaktır. Bunun yanında, karma eğitimi istemeyen aileler için bir seçenek olarak sunulması, elbette demokrasinin gereğidir. Bu anlamda ihtiyaç belirlenmeli, talepler değerlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, toplumda her bir cinsiyet, her birey eğitimden eşit ve adil bir şekilde yararlanma hakkına sahiptir. 

Alınan tüm kararların liste için tıklayınız.





No comments:

Post a Comment

The first month of my new life in Scotland

After all distressed days in Turkey, I finally make my dreams come true. Now, I am just happy to be here! Therefore, I decided to go back w...